Koşuşturma Dolu Bir Hayat


Yürüyorum. Ayaklarımda bir acı hissetmeye başladım. Gözlerimi ayaklarıma çevirdiğimde ise ayaklarımın yalın olduğunu fark ettim ama bu beni durdurmaya yetmiyor. Amacımı bilmesem de bir kaplumbağa gibi yürüyorum, aynı kararlılık ve aynı hızda. Arada bir sanki yürümeyi yeni öğrenmiş bir bebek gibi sendeliyorum. Ben sendeleyerek yürümeme devam ederken etrafımda bir anda insanlar toplanıyor ve bazıları fısıldayarak kendi aralarında bazılar ise bana bağırarak ayağına ayakkabı giysene diyorlar. Ben ise yüzlerine bile bakmıyorum. Ama içten içe sinirleniyor "sanki ayakkabım var da giymiyorum" diyecekmiş gibi oluyor ama kendimi son anda susturmayı başarıyorum. Sendelemem yürümeye devam ettikçe azalıyor ve en sonunda geçiyor. Ben ise bunun cesareti ile koşmaya başlıyorum. Koştukça daha fazla koşasım geliyor ve bende haliyle koşuyorum. Nereden geldiğini bilmediğim bazı sesler bana yüzmeyi ağaçlara tırmanmayı, uçmayı öğretmek istiyor ama ben en iyi koştuğumu bildiğimden bu sesleri kendi kafamda susturup, ilgilenmiyorum bile. Bir süre sonra önümdeki taşı görmüyorum ve düşüyorum. Gözlerimi gözlerinden alamadığım bir kadın beni kaldırıyor. İçimde tuhaf bir his hissediyorum. Mutluluk desem mutluluk değil, heyecan desem o hiç değil. Anlayamadığım bir his işte. Sonra kadın bir anda kayboluyor. Ben ise eskisinden bile daha hızlı koşmaya başlıyorum o kadını bulmak için. Bir süre sonra o kadını bir anda önümde koşar halde görüyorum ve hızlıca yanına doğru gidiyor ve onunla aynı ritimde koşmaya başlıyorum. Arada bir birbirimize bakıyor ve gülüyoruz. Bazen birbirimize kızıyor, nefret ediyoruz ama daha sonra tekrardan gülücükler saçıyoruz. Bir süre sonra tam nefret aşamasını bitirmiş son gözyaşlarımızı akıtmış gülücük aşamasına geçecekken bir anda yol ikiye ayrılıyor ve o diğer yola sapıyor. Ben ise onun gittiği yoldan onu takip etmek için o yola girmeye çalıştığımda sanki cam bir duvar varmışçasına bir yere çarpıp düşüyorum ve o gitmeye devam ediyor. Ben ise onu izlemeye devam ediyorum gözyaşlarım yer ile buluşurken. Artık onu göremediğimde ise gözyaşlarımı seyrediyorum. Yere düşüşlerini izliyor bazen de sayıyorum. En sonunda bana çok benzeyen bir kadın beni kaldırıyor ve bir anda yok oluyor. Ama o kadına minnet duymak, teşekkür etmek aklıma bile gelmiyor. Ben en başa dönüyor kaplumbağalığa devam ediyorum. Sonra beni kaldıran kadının sanki en başta bana ayakkabı giy diye bağıran insanlar içinden biriymiş hissine kapılıyorum. Kendimi biraz toparladıktan sonra bir kaç insan çıkıyor ve eğer onlar için koşarsam bana ayakkabı vereceklerini söylüyorlar ben ise o anki mantıksız halimle reddedecekken, aptallık yaptığımı anlıyorum ve kabul ediyorum. Artık kaplumbağalı bırakıp koşuyorum. Onlar için koşuyorum ama yaptığım iş yine aynı iş. Koşarken arada ona benzeyen bir kaç kişiyi görüyorum ama hiçbiri onun gibi değil diye hiçbirini umursamıyorum. Çok uzun süre koşuyorum onlar için. Arada bir bana başka kıyafetler de verseler artık bıkma noktasına geliyorum sonunda. Ama sorun şu ki artık koşmaktan da bıkmaya başlıyorum sadece işten değil. Tam koşmayı bırakacağım. Nedensizce bu sefer asla beni bırakmayacağını düşündüğüm bir kadın görüyorum. Onunla koşmaya başlıyorum ve bir süre sonra sol elimin parmaklarının birinde yuvarlak bir şey beliriyor. Ne olduğunu umursamıyorum çünkü gözlerimi hâlâ yanımdakinden alamıyorum. En sonunda tam aynısı olacakken yanımızda ufak biri beliriyor daha zar zor yürüyor. Hatta çok fazla sendeliyor. Biz ise sırf onun için duruyor ve onun yürümesi hatta koşması  için elimizden geleni yapıyoruz. En sonunda koşmayı öğrendiğinde sanki bir daha bizi hatırlamayacakmış gibi bizden çok uzaklara koşuyor. Biz ise farklı yollara gitme konumuna tekrar geliyoruz ve gidiyoruz da. Artık yürümekten bile yoruluyorum ve bu yolun en başında aklıma gelen ama düşünmeye bile uğraşmadığımı "Neden koşuyorum?" sorusunu kendime soruyor ve uzun bir süre cevap alamıyorum. Ve en sonunda duruyorum. Durduğum anda üşümeye başlıyorum ve toprak beni içine çekmeye başlıyor. Korkum bütün vücudumu sarıyor. Hareket edememem beni daha da korkutuyor ama elimden başka bir şey gelmiyor. En sonunda vücudum yok olmaya başlıyor. Artık hislerimi kaybettiğim için sadece izliyorum yok oluşumu. Ve en sonunda artık ben de toprak oluyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatın Anlamı

Karma İnancı Nedir ?